6 Öyleyken hasta olduğunu duyunca bulunduğu yerde iki gün daha kaldı. 7 Bundan sonra öğrencilerine,
8 Öğrencileri O’na, “Öğretmenimiz, Yahudi yetkililer seni taşlamaya kalkıştılar. Yine mi oraya gidiyorsun?” dediler.
9 Yeşua onlara,
12 Bunun üzerine öğrenciler, “Efendimiz, uyuyorsa iyileşecektir” dediler.
13 Yeşua onun ölümünden söz ediyordu. Ama onlar doğal uykudan söz ettiğini sandılar. 14 O zaman Yeşua onlara açıkça,
16 Bunun üzerine ikiz diye anılan Tomas diğer öğrencilere, “Biz de gidelim, onunla birlikte ölelim” dedi.
17 Böylece Yeşua geldiğinde, Lazar’ın dört gündür mezarda olduğunu öğrendi. 18 Beytanya Yeruşalem yakınlarında, yaklaşık on beş ok atımı uzaklıktaydı. 19 Yahudiler’den birçoğu, erkek kardeşlerini kaybeden Marta ile Meryem’i teselli etmeye gelmişti. 20 Marta Yeşua’nın geldiğini duyunca O’nu karşılamaya çıktı, Meryem ise evde kaldı. 21 Marta Yeşua’ya, “Efendimiz, sen burada olsaydın, kardeşim ölmezdi” dedi. 22 “Şimdi bile, Tanrı’dan ne dilersen, Tanrı’nın onu sana vereceğini biliyorum.” 23 Yeşua ona,
24 Marta O’na, “Son gün, dirilişte onun yeniden dirileceğini biliyorum” dedi.
25 Yeşua ona,
27 Marta, “Evet, Efendimiz” dedi. “Senin, dünyaya gelecek olan Tanrı’nın
28 Bunu söyledikten sonra gidip kız kardeşi Meryem’i gizlice çağırdı. “Öğretmen burada, seni çağırıyor” dedi.
29 Meryem bunu duyunca hemen kalkıp Yeşua’nın yanına gitti. 30 Yeşua henüz köye gelmemişti, hala Marta’nın O’nu karşıladığı yerdeydi. 31 Meryem’le birlikte evde bulunan ve onu teselli eden Yahudiler, Meryem’in hızlıca kalkıp dışarı çıktığını görünce, ağlamak için mezara gittiğini düşünerek onun peşinden gittiler. 32 Meryem, Yeşua’nın bulunduğu yere vardı. O’nu gördüğünde ayaklarına kapanarak, “Efendimiz, burada olsaydın, kardeşim ölmezdi” dedi.
33 Yeşua, Meryem’in ve onunla gelen Yahudiler’in ağladığını görünce, ruhu derin bir üzüntüyle sarsıldı. 34
35 Yeşua ağladı.
36 Bunun üzerine Yahudiler, “Bakın, onu ne kadar seviyormuş!” dediler.
37 Bazıları, “Körün gözlerini açan bu adam, Lazar’ın ölmesine de engel olamaz mıydı?” dediler.
38 Bunun üzerine Yeşua yine derin bir hüzünle mezara geldi. Mezar bir mağaraydı ve girişinde bir taş duruyordu. 39 Yeşua,
40 Yeşua ona,
41 Böylece ölünün yattığı yerden taşı kaldırdılar. Yeşua gözlerini gökyüzüne dikip,
44 Ölmüş olan dışarı çıktı. Eli ve ayağı sargılarla bağlı ve yüzü bir bezle sarılıydı.
45 Bunun üzerine, Meryem’e gelip Yeşua’nın yaptıklarını gören Yahudiler’den birçoğu O’na iman etti. 46 Ama onlardan bazıları
49 Ama içlerinden biri, o yıl başkâhin olan Kayafa, “Hiçbir şey bilmiyorsunuz” dedi. 50 “Bütün ulus yok olacağına, halk için bir adamın ölmesinin bizim yararımıza olduğunu anlamıyor musunuz?” 51 Bunu kendiliğinden söylememişti. O yılın başkâhini olarak, Yeşua’nın ulusun yararına öleceğine ilişkin peygamberlikte bulunmuştu. 52 Yalnızca ulus yararına değil, aynı zamanda Tanrı’nın çocuklarını bir araya toplamak için de ölecekti. 53 O günden itibaren O’nu öldürmek için kendi aralarında düzen kurmaya başladılar. 54 Bu nedenle Yeşua artık Yahudiler arasında açıktan dolaşamaz oldu. Oradan çöle yakın bir yere, Efrayim adlı kente gitti. Öğrencileriyle birlikte orada kaldı.
55 Yahudiler’in Fısıh Bayramı yaklaşıyordu. Çevre köylerden birçok kişi kendilerini arındırmak üzere Fısıh Bayramı’ndan önce Yeruşalem’e gittiler. 56 Orada Yeşua’yı arıyor, tapınaktayken birbirlerine, “Ne dersiniz, bayrama hiç gelmeyecek mi?” diye konuşuyorlardı. 57 Başkâhinler ve Ferisiler, O’nun nerede olduğunu bilen varsa haber versin diye buyurmuşlardı. Öyle ki O’nu yakalayabilsinler.
<- YUHANNA 10YUHANNA 12 ->